
İlk Kodlama Nasıl Ortaya Çıktı?
18.08.2025
Kodlama Nedir?
Kodlama, aslında bilgisayarlara ne yapması gerektiğini anlatma işidir. Biz insanlar günlük hayatta konuşarak, yazarak ya da beden dilimizle birbirimize mesaj veririz. Bilgisayarlarla iletişim kurmanın yolu ise “kod” yazmaktır. Kodlar, özel bir dilin kurallarıyla yazılır ve bilgisayar bu talimatları adım adım uygular.
Basit bir örnek verelim: “Bir dosyayı aç, içindeki bilgiyi oku ve ekrana yazdır.” dediğimizde, bilgisayar bu isteği anlayamaz. Ancak biz bunu bir programlama diliyle ifade ettiğimizde, bilgisayar bunu eksiksiz şekilde yapar. Yani kodlama, makinelerle aramızdaki köprüdür.
Günümüzde kullandığımız telefon uygulamalarından oyunlara, internet sitelerinden akıllı ev cihazlarına kadar her şey, birilerinin yazdığı kodlarla çalışır. Kısacası kodlama, görünmeyen ama hayatı mümkün kılan bir altyapıdır.
İlk Kodlama Nasıl Ortaya Çıktı?
Kodlamanın gelişiminde tekstil sanayiinin büyük bir rolü vardır. 1800’lerin başında Fransız mucit Joseph Marie Jacquard, dokuma tezgâhlarını kontrol etmek için delikli kartlar kullandı. Bu kartlar, kumaş üzerindeki desenlerin hangi ipliklerle oluşturulacağını belirliyordu.Her bir kart, kumaşın desenini adım adım tanımlıyor; yani aslında makineye “talimat” veriyordu. Bu yöntem, bilgisayar programlamasının ilk örneklerinden biri kabul edilir. Çünkü kodlama da aynı şekilde, bir makineye adım adım ne yapması gerektiğini öğretir.
Jacquard tezgâhı sayesinde hem tekstil sektörü devrim yaşadı hem de “makineler talimatlarla yönetilebilir” fikri, bilgisayar biliminin temel taşlarından biri haline geldi.
Bilgisayarlar henüz icat edilmemişken bile, “makinelere nasıl emir verebiliriz?” sorusu zihinleri kurcalıyordu.
Bunun en bilinen örneği Ada Lovelace’dir. 1800’lerin ortasında, Charles Babbage’in geliştirmeye çalıştığı “Analitik Makine” üzerinde çalışan Ada Lovelace, bu makine için ilk algoritmayı yazdı. Bu nedenle kendisi “dünyanın ilk programcısı” olarak kabul edilir.
O dönemde bu fikir çok ileri bir hayaldi çünkü ortada modern anlamda bir bilgisayar yoktu. Ancak Lovelace’in düşüncesi, gelecekte bilgisayar biliminin temel taşlarından biri oldu.Ardından 20. yüzyılda, özellikle II. Dünya Savaşı sırasında kodlama hızla gelişti. Şifre kırma makineleri, savaşın gidişatını etkileyen en kritik araçlardan biri oldu. İngiliz matematikçi Alan Turing, Enigma adlı Alman şifreleme sistemini çözmek için geliştirdiği yöntemlerle hem modern bilgisayar biliminin babası sayıldı hem de kodlamanın önemini dünyaya gösterdi.
Kodlama Nasıl Geliştirildi?
Başlangıçta kodlama, yalnızca sıfır ve birlerden oluşan ikili sistem (binary) üzerinden yapılıyordu. Bu yöntem çok yorucu ve hata yapmaya açık bir süreçti. Daha sonra “Assembly” adı verilen daha anlaşılır seviyede diller ortaya çıktı.
1950’lerden itibaren ise Fortran, COBOL, BASIC gibi yüksek seviyeli programlama dilleri geliştirildi. Bu diller sayesinde kod yazmak, yalnızca matematikçiler ve mühendisler için değil, daha geniş bir kitle için ulaşılabilir hale geldi.
Zamanla bilgisayar teknolojisi ilerledikçe kodlama da daha kullanıcı dostu hale geldi. Günümüzde Python, JavaScript, C#, Java gibi diller hem akademide hem de günlük yaşamda en sık kullanılan diller arasında yer alıyor. Artık sadece profesyonel yazılımcılar değil, öğrenciler, sanatçılar, girişimciler de kolayca kod yazabiliyor.
Kodlamanın Günlük Hayatımıza Faydaları
Kodlama, farkında olmasak da hayatımızın her alanında bize hizmet ediyor. İşte birkaç örnek:
- İletişim: Telefonlarımızdaki mesajlaşma uygulamaları, sosyal medya platformları kodlar sayesinde çalışıyor.
- Ulaşım: Navigasyon uygulamaları, toplu taşıma sistemleri ve uçakların kontrol yazılımları kodlama olmadan var olamazdı.
- Sağlık: Hastanelerdeki teşhis cihazları, hasta takip sistemleri, hatta yapay zekâ destekli erken tanı yöntemleri hep kodlarla hayata geçiyor.
- Eğlence: Oynadığımız oyunlardan izlediğimiz filmlere kadar her şey, kodlama olmadan imkânsız olurdu.
Kodlama Olmazsa Neler Olur?
Bir an için kodlamanın hiç var olmadığını düşünelim.
- İnternet olmazdı.
- Akıllı telefonlar olmazdı.
- Bankacılık sistemleri, sağlık hizmetleri, ulaşım araçları bugünkü hâline gelemezdi.
- Bilimsel araştırmalar inanılmaz derecede yavaş ilerlerdi.
Kodlama, modern dünyanın kalbi gibidir. Eğer bu kalp durursa, hayat bugünkü hızını ve kolaylığını tamamen kaybeder.
Kodlama, insanlığın hayal gücüyle başlayan, tarih boyunca gelişen ve bugün hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan bir dildir. Ada Lovelace’in kaleme aldığı ilk satırlardan, Alan Turing’in matematiksel çözümlerine ve günümüzde milyonlarca insanın yazdığı kodlara kadar uzanan bu yolculuk, insanlığın “bilgiyle geleceği inşa etme” çabasının en somut örneklerinden biridir.
Bugün kodlama öğrenmek, yalnızca yazılımcı olmak isteyenler için değil, hayatı daha iyi anlamak isteyen herkes için önemlidir. Çünkü kod yazmayı öğrenmek, aslında düşünmeyi öğrenmektir. Mantığı, sabrı ve yaratıcılığı aynı potada eriten bu beceri, geleceğin dünyasında da anahtar rol oynamaya devam edecektir.